
cam fanusum ve ben..
muhteşem bi ikiliyiz bence.bunu bugün bi kez daha farkettim.işletmenin avlumsu ama anlamsız açık havalandırması varya,orda farkettim.fanusumdan nefret etsem de zaman zaman, dış dünyanın ne kadar zararlı olduğunu istemediğim ve beklemediğim şekilde tecrübe ettim.ne öldüm ne de güçlendim. acil durum penisilini diye bişeyin eksikliğini farkettim şu dünyada. kovmaktan beter ettiğim halde anlamlandıramadığım dağ gibi bi yüzsüzlüğü olduğu için bi türlü bünyemden defedemiyorum. dolayısıyla daha sık sık dönerim bu noktaya ben.
işte fanusumun işlevselliğini böyle zamanlarda anlıyorum.kimse ben değil.ben kimse değilim.kimseyi bilmek zorunda değilim. kimseye bilinmek zorunda değilim. kimseyi sevmek zorunda değilim.kimsenin sevdiği olmak zorunda değilim. kimsenin anlattığı değilim,kimseyi anlamak zorunda da değilim. rastlantısal mıdır bilinmez ama sartre bana şimşekler gönderiyo. sıradanı serüvenleştirmek için anlatmıyor muyuz son tahlilde?serüven sadece romanlarda, filmlerde..ama özelleşmek istiyoruz işte. misal,sıradan tramisu benim serüvenim oluvermedi mi?pek güzel oldu hem de. aslında ben değil,benden bağımsız olarak bizzat tramisu tecrübe etti serüveni. ama kıskançlıktan mıdır nedir çalıverdim tramisunun serüvenini yazısal olarak anlatarak. fanusumu bu yüzden seviyorum işte. aslında sevmiyorum. bilemedim şimdi..hastalıklı bi ilişkimiz var sanırım.
çok acı olarak şaşırmamaya başlıyorum artık.ins dediğin tüm yapabiliteleri yapabilme potansiyeline sahip yaratık değil mi nihayetinde.aslında bi açıdan bakınca bu iyi bişey,yaşıyosun öyle dümdüz.
son sözcüklerimle ben fanusumun ardına gizlenmek üzere gidiyorum. bu arada rasgele yaşayan biri olarak nasıl olmuş da başarmışım bilemiyorum,ama içeri kimsecikleri sokmamışım.bu açıdan bakınca ins'in yaratıksal özelliklerinden ziyade şaşıracak pek bişey halihazırda görünmüyo zaten=))
all I need