25 Kasım 2011 Cuma

bir ingiliz anahtarım olsa hiç üşenmez kalkar musluğumu tamir ederdim.

11 Kasım 2011 Cuma

özel birşey değil

sarhoş olmasan bile sarhoş taklidi yap. nasılsa inanıyorum. sarhoş olamazsan bu da dert değil. nasılsa doğuştan öylesin. ihtiyaç duymamanın nedeni de bu. ah ejderhacık! aklıma gelir miydi ruyama gelmediğin gece kendimi kuş gibi hafif hissedeceğim? yine de ağırlığın daha iyi hissettiriyor. türdaşlarına kızıyorum. bir de bazen, ama sadece bazen aynı şeyi yüz kez söylemekten sıkılıyorum. ciddileşince geriliyorum. gerilince saçmalıyorum. sonra kendime gülüyorum, ama bir tek ben gülüyorum. evren güldüğüm şeyi merak eden canlıları şahsıma özel sunağında karşıma dikiyor. hepsi bu.
öncesi böyle işte.
üzülme, geçmeyecek şaşkınlığım. parmaklarım beni kandırdı. bu sorun değil. ben de onları kandırıyorum bazen. şapşal şeyler hemen de kanıyorlar. nasıl kanıyorlar böyle kırmızı kırmızı görsen hiç üşenmez, hemen sen de hayret edersin.
öncesi böyle..
hep ateş nedenleriyle birlikte. bir bunlar var elimde, bir de omzumda taşıdığım parmaklarımın tanıdığı, benim yabancılaştığım adsız kahraman. sonrası? sonrası "fena halde leman"


flowers in december

3 Kasım 2011 Perşembe

"ölü bir adama"

bir gün böceklenirsem ve böcekler bir yerimi yemeye karar verirse, en çok nerem biterse üzülürüm diye düşündüm. kalbimi kemirirlerse üzülürdüm sanki. bazen atıyor, seviniyorum o zaman. kıkırdar gibi bir gülümseme dökülüyor içimden. bu riski göze almak istemiyorum. farkettiğimden beri kalbim yokmuş gibi davranıyorum.

bir de köprücük kemiğim kemirilirse üzülürüm. gıgıldayamam diye olmalı. yaşam daha az eğlenceli olur.

salyangozumu bu sıralamanın dışında bırakıyorum. hiç bir canlının azıcık kalan dengemi de benden esirgeyecek kadar insafsız olacağına hâlâ inanamıyorum ya, ondandır herhalde.



back to black