13 Haziran 2009 Cumartesi
benki sanki kimki sahi#2(azadistan)
9 Haziran 2009 Salı
benki sanki kimki sahi
Kesinlikle çamaşır makinası bu çamaşırları durulamıyo. Neyi giyersem giyeyim hatır hutur kaşınıyorum böyle. Anneme bundan bahsetsem güler bana. Bi de şunu farkettim ki insan onyedi kez arka arkaya hapşurursa melodili hapşuarabiliyo. Islık çalar gibi yani. Melodili hapşurmam çok sık hapşurmamdan kaynaklıı. Sulu gözlü gezmem çok sık hapşurmamdan.. Gözlerimdeki kızarıklıklar hapşurmam sonucu sulanan gözlerime güneş değmesinden. Taaaa en başından ardı arkası kesilmeyen melodili hapşuruklarım bahara karşı olan külli allerjimden.anneme dayanamayıp bişeylerden bahsettikten sonra son düşündüğüm şey bu oldu:
çıkış noktamı unutmamalıyım;
çıkış noktamı normalize etmeliyim;
aynılık diye bişeyin varolduğunu kabullenmeliyim;
irileşmesine müsaade ettiğim şeylerin beni rahat bırakması için minicik-tefecik de olsa çaba sarfetmeliyim;
ruyalarımın güncelleştirmemeli, eski kıvamına geri çevirmeliyim (yürüyen layf teybıllar görmek hiç güzel bi ruya değil).
tüm bunların dahilinde ve ziyadesinde düşündüklerim de var tabi. empati yetimi belirli ölçülerde bertaraf etmeyi istiyorum.aynı şeyin, birisinin daha -aynı formda- yaşanmışlıkları dahilinde olduğunu öğrensem şaşırmam mesela artık. diyorum ya, çıkış noktamı unutmamam gerek. farklı farklı varolmuşluklarda, farklı farklı cürümlerde, farklı farklı nedenlerde ve zamanlarda neyin ne sebepten çıktığını unutmamam gerek. aksi beni gereksiz yere amaçsızlaştırıyor. ve bununla mücadele ede-bile-cek kadar olgunlaştığımı sanmıyorum. son başlangıcımdan beri az zaman geçti.onu olgunlaştırmadan sonlandırmak sahip olduğum bi çok haslete zarar verir.bu kısma başka yerde devam etmeliyim diye düşünüyorum şimdi de.-sanrılardan uzak-. neyin özünde ne olduğunu en yalın haliyle
ama yine de benliğim kavga içindeyken -ki ergenliktir bunun adı- bulduğum çıkış noktalardan biri insanlığın varolduğuydu. insan diye faktorel değişime açık bi gerçeklik vardı. tutabilirdim. 22 yaş bunalımı çerçevesinde şimdi farkediyorum ki, insan diye bişey var. benim çıktığım noktadan başka başka yerde, genelde uzakta. atfettiğim özelliklerden bihaber. sır'sal vasıflarla adlandırmak isterdim bi kısmını. ama sır, tüm varlığını keşfe olan muhtaçlığına borçlu bana göre. insan dediğin sırsa
herneyse (üç(iki)nokta koymayı bile çokgördüm farkındaysan). ben
Hatta bunu da anlatmayım.
Sıkıldım sanki ben. Ayın 25 ine deadlayn mı olur ama?o deadlayn ı 25 ine koyarsan, ben onu o zamana kadar vermem, içimde çok çeşitli karın ağrıları çıkar durur. Oyalanmak için çeşitli şeyler yaparım, sinekleri füze yerine koyarım, sabahtan akşama kadar “şimdi bi dakka bi dakka!ışık değişince değişiyo mu bu değişmiyo mu. Son bi deneyelim. Bi dakka ama bak burdan vuran sabah güneşiyle aynı görüntüyü vermeyebilir. Deneyelim.” Diye elime geçen herşeyle oynarım.pantolonlarımın suyunu sıkıp içinden sanat da çıkarmaya çalışırım, karpuz suyuyla çamlıcayı karıştırıp, sonra içine soda koyup deneysel çalışmalar da yaparım. Hatta resim mesim de çizebilirim, kolumda bacağımda desen mesen de çalışabilirim. O deadlaynı 25 ine koyarsan ben herşeyi yaparım o güne dek bu karın ağrımla ki! Arada bi de reklam niyetine sınav çıkıyor. Şimdi burda çok güzel bişey söyleyebilirdim ikisine de, ama yaratıcılığımı bunun için kullanmaya değer bile görmüyorum.
what s a girl to do