20 Mart 2016 Pazar

birbirinin aynisinin tipkisi olmayan bir esikten gecerken oncekilerden farkli bir sey yapmak istersen eger diye sana sirlar veriyorum. ama dinlemiyorsun. ellerin aciyor. bosuna degil. yuzulen yerlerine kum taneleri yapismis. ufluyorsun ufluyorsun ama gitiyorlar. ne yapacaksin? yine safak vaktinin alacakaranligina siginarak sessizce yatagina suzulup uyuyacak misin? biliyor musun, uyku bedeninin en super savunma mekanizmasi. cani acidigi anda uyuyor, tatli tatli. ne zamandir yorgun uyaniyorsun? ne zamandir kendi pesinde kosuyorsun? hesapla bakalim. abakusle. siginaklarinda da mi bombalar patliyor? yeterince sessiz olursan seni duyamazlar. yatagina suzulebilirsin. goruldugunde ciglik atacaklar. sakin korkma.
ellerin yuzulmus. sahi sen ne zamandir buradasin?

14 Ekim 2015 Çarşamba

oyle bir mide bulantisi, kussam kussam gecmeyecek.
ve kendimi en tepelere koyarak acazetinize gulerken ufak bir sucluluk bile hissetmem. hatta kibrimden de onur duyarim.
belki edali davranirim.
estagfrullah, o seref size aittir

21 Eylül 2015 Pazartesi

burada unuttugum bir sey var. hatirladigim an alacagim nefesler bitecek. bulamadigim seyi bana getir yine. kapsullerinde tum yolculugumu gorurken cesaretim vardi. cesur yeni dunya bir kitap adiydi. hic de sevmem ustelik. oturdugu yerden distopya uretme ihtiyaci duyani kucumserim.

27 Ağustos 2014 Çarşamba

sigara icmezsen olmuyormussun sigara icersen oluyormussun. gorunur olan gorunmezlere basini cikar, tum oluslara selam ver. bir sapka edin. sapkan olmadigi icin tum cumleleri yanlis kuruyorsun. hatirlayamiyorsun cunku baglayamiyorsun.
cok uzun yollardan gelmek gibi, yuzyillarca uzak yollardan. bu karsilasma icin beklemis gibi. elleri korelmis, oyle diyor.
senin ellerinmis.
kusup giden ucurumlarinin gonlunu almaya calisiyor belki de. ucurumsuz yasayamaz, yeni farkediyor.
mevcut tum habitat olasiliklari arasinda hicbirinin sana uymamasi ne demek bilir misin necla? bilirsin necla, ama onemli degil. bildiklerini kendine saklaman gereken esiklerde dolasiyorsun bir suredir.
taklit etmis de tirnaklari kirilmis dediler. tirnaklari kirilmasin diye taklit etmiyormus artik. kazak, bluz ve coraplarina kirik tirnaklari takilinca bir ic giciklamasiyla birlikte deliriyormus sinirden. o yuzden uzaklastirmis tum kirik tirnaklarini. taklit etmemesi gerekiyormus, sifacisi oyle salik vermis.

ha bir de ne diyorduk? dogal olan hersey dizayn edilmis gibi. cok yol var, ama yetersiz. onun olanlar ona geri gelmeli. onun olmayanlar da gelmeli. belki de gelmemeli, cunku yol yok yol. yol olsaydi gelirlerdi belki. baslat dugmesi vardi burada bir yerde. baslat yazardi ustunde, basardin baslamazdi ama nasil baslayacagini gosterirdi. baslat. baslat. yol mu yapayim? yol yap. ciz. yol ciz. once ciz, sonra yaparsin. bir sure yol olman gerekebilir. yol ol sen.
az mi kaldin? bitecekmissin diye duydum. o yuzden mi bu yollar? ucurumlarina giden yollarda ruzgarlar essin. ruzgarsiz kalma, bir de ucurumsuz. hastalaniyorsun. aman iyilesemeyesin. bizi cok sev, ucurumlar kadar.

8 Ocak 2014 Çarşamba

en guzel hali renksizlik. istesen bile kibirlendiremezsin.

31 Mart 2013 Pazar

sonra, bir cirpida binaenaleyh demeyi basardigim gunlerim de olmustur eminim

ellerim ceplerimde
biraz isinmak icin
biraz tutunmak icin
biraz tutmak icin.
avuclarimda ben
icindeki cizgide
sen.
tam
yolumun
ortasinda

                                                                             

missing

11 Şubat 2013 Pazartesi

nada

rüzgarda uçuşturacak bir şeylerimiz olmalı. mesela, saçlarımız! saçlarımızı rüzgarda uçurmalıyız. zaman zaman gözümüzün önüne gelmeli. parmaklarımızı yüzlerimizde gezdirmeli, perçemlerimizi gözlerimizin önünden savuşturmalıyız.
bu yüzden önce saçlarımız uzamalı;
benimki sana dolanacak kadar,
seninki rüzgarda uçuşacak kadar.
saçlarımız aynı bizim, rüzgarla oynamazsak sıkılırız.
















summer wine (the one that i couldn t tell about!)